30 Ekim 2010 Cumartesi

Siyah Latte



Mart ayının havasına göre ılık kaçan o hoş yağmurlarını, sevecen esintilerini çok seviyorum. Kış aylarının ders niteliğindeki ayazlarından sonra insanın altında yürümek isteyeceği ılık yağmurlardan bahsediyorum. İngiliz gitar rifleri eşliğinde kahve damlalarının yudumlandığı hissel yağmurlardan.

Anlık tutkuların alevlerinde, bahardaki yeşilliklerin müjdelendiği bu su damlaları güruhu, insanı oturduğu yere adeta sabitler. Çarpınca parçalanan damlalarının altına davet eder ve cüretkar yaşam pozları sunar. Tüm karamsarlığıyla acımasız gerçeklik olan ölümü duygularla yükler, belki de anlamlandırır.

Bu ayda gözlerini Dünya'ya açanlar hep o ılık duygularla kalırlar, tüylerinin aralarındaki beneklere kadar tutkuyu keşfe çıkarlar. Seksi bir danstır, insanı mistik renklerin tablolarına koyverir. Ruhlarını ise şefkatle giydirir bu ayın sahipleri. Marhem perspektiflerinde siyah kahvenin çağrısını dinler, onunla dertleşirler. Karşılarındakine nemli gözlerle, andan aldıkları keyfi tattırırlar, ve hep sıcaktırlar. Soğuk olan evrenin mekanizmidir, onların ruhu değil.

Bir tutkudur bu. Dışı serin, içi ılık siyahlıktır.

1 yorum:

  1. Kalemine sağlık Taci, devam...

    Gerçi ne zamandır yazmıyorum ama, dergilerde yazdığım yazılar ve digerleri şurada:

    http://ozansezgin.blogspot.com/

    YanıtlaSil